Baş dönmesi aslında toplumda oldukça sık rastlanan ve son zamanlarda giderek daha çok gündeme gelen bir belirtidir. Baş dönmesi aslında var olmayan bir hareket ilüzyonu olarak da tanımlanabilir. Kişi ortamın dalgalandığını, deprem oluyor hissi, yürümeyle ayağının altından yer kayıyor hissi, etraftaki duvarların kendisi etrafında döndüğü ya da kendi kendinin etrafında döndüğü gibi hisslerini yaşar.  'Vertigo' aslında latince 'vertere' yani 'dönmek fiilinden gelen ve Türkçesi tam olarak 'baş dönmesi' anlamına gelen bir sözcüktür. Buna karşın son yıllarda hastalar arasında bir hastalık ismi gibi algılanmakta ve bu şekilde ifade edilmektedir. Önemli olan baş dönmesi ya da moda deyimiyle vertigo rahatsızlığını yapan nedenin ne olduğudur.

Baş Dönmesi ve Vertigo 

Denge sistemimiz çok karmaşık yapıya sahiptir. Bu karmaşık mekanizma içerisinde temel olarak iç kulak, göz, tendonlardan kaynaklanan derin duyu, beyincik ve beyin rol oynamaktadır. Bu karmaşık mekanizmanın denge bölümündeki herhangi bir noktasında olası bir sorun karşımıza baş dönmesi olarak gelebilmektedir.

Baş dönmesi altta yatan hastalığa bağlı olarak temelde KBB, Nöroloji, Beyin Cerrahisi ve Dahiliye branşlarının ilgi alanında olabilir. Bu sebeple bu branşlardan birisine başvuran bir hasta için diğerlerinden gereğinde konsültasyon istenmesi gerekebilir.

Kulak burun boğaz hastalıkları açısından  en sık karşılaştığımız 3 tip baş dönmesi mevcuttur.

Bunlar, kristal kayması (Benign Paroksismal Pozisyonel Vertigo), Meniere ve Vestinüler Nörinit hastalıklarıdır. Ancak öncelikle bu hastalıkları daha iyi anlayabilmemiz için iç kulağa bir göz atalım.

kulakKulak son derece karmaşık bir anatomiye sahiptir. İç kulak 3 adet yarım daire kanalı ve salyangozdan oluşmaktadır. İç kulağın iki temel görevi işitme ve denge işlevidir. Dış kulak yolundan geçip kulak zarını titreştiren ses enerjisi zarla ilintili olan orta kulakta bulunan çekiç-örs-üzengi (malleus, inculs, stapez) kemikçiklerini titreştirir. Üzengi iç kulak ile bağlantı halinde olan bir kemikçiktir ve sesi iç kulağa iletir. iç kulakta salyangoz içinde bulunan yapılar bu sesleri frekanslarına göre ayırarak elektirikisi enerjilere dönüştürülerek koklear sinir adı verilen bir sinirle merkezi sinir sistemine aktarılır. Böylece işitiriz. Anatomik olarak labirent olarak adlandırılan bir yapı içinde sodyum tuzundan zengin perilenf ve potasyum tuzundan zengin endolenf adlı sıvılar normal koşullarda birbirine karışmadan iç kulakta dolaşmaktadır. İç kulağın denge fonksiyonundaki rolü üst merkezlere yatay, dikey ve açısal hareketlere dair veri yollamaktır. Bunu da utrikül, sakkül adlı yapılar ve yarım daire kanalları aracılığı ile yapar. Yarım daire kanalları sağ ve sol kulak olmak üzere her bir tarafta 3 er adet toplamda altı adettir. Vücudun her bir pozisyonunda su terazileri gibi hareket ederek, vücüdün pozisyonu hakkında üst merkezlere bilgi gönderirler. Bu şekilde elde edilen veriler vestibüler sinir olarak adlandırılan bir sinirle üst merkezlere iletilir. 

 

vertigo